Konu: Ben Senin Yaşındayken Paz Mart 08, 2009 1:06 pm
BEN SENİN YAŞINDAYKEN...
BABA : Oğlum gel bakalım buraya! ÇOCUK : Buyur baba! BABA : Bu hafta yapılan sınavda kaçıncı oldun? ÇOCUK : 25. oldum baba. BABA : Ama nasıl olur! Daha geçen hafta 21. idin. Nasıl dört sıra birden geriledin? Tembel herif. ÇOCUK : Ne yapayım baba? Sınıfa dört tane yeni öğrenci daha geldi. Dolayısıyla 21.likten, 25. liğe geriledim. Hem bana kızmaya senin hakkın yok. BABA : Bak şu bacaksıza! Bu kadar tembel olacaksın ve benim sana kızmaya hakkım olmayacak, öyle mi? ÇOCUK : Tabii... Demek ki mükemmel bir çocuk dünyaya getirememişsiniz. El alem öyle çocuk yapıyor ki! Hepsi süper zeka. BABA : Kızdırma beni alırım ayağımın altına bak. Sınıfta kalmış abuk subuk, aptal saptal konuşuyor. ÇOCUK : Niye kızıyorsun baba? Sınıfta kaldıysak ne olmuş! Daha iyi ya! BABA : Neresi iyi bunun? ÇOCUK : Sürekli maddi sıkıntıdan bahsediyordun, düşünsene yeni sınıf için yeni kitaplar almak zorunda kalacaktın. Şimdi buna gerek kalmadı. Aynı kitapları yeniden kullanacağım. BABA : Yahu şu karneye bak.Bütün dersler bir, bir, bir.... Allah aşkına bir tane bile iki yok. Yuh sana, nasıl becerdin bunu? ÇOCUK : Hepsi bir mi, emin misin baba? BABA : Bir de utanmadan şaşırma numarası yapıyor. Utan, utan! Al da kendi gözlerinle bir daha bak karneye. ÇOCUK : Allah, Allah! Ver bakalım şu karneyi. Hepsi bir olmamalıydı... BABA : Şunun söylediğine bak. Doğru hepsi bir olmamalıydı. Sıfır olmalıydı.Bir sene boyunca yattın tabi... Bir bile fazla sana. Ben senin yaşındayken sınıfın en iyisiydim. Karnemde bütün notlarım "5" idi, "5".... ÇOCUK : Yapma baba. Bu benim karnem değil. Dün bu karneyi tavan arasında buldum. Senin karnen bu. Neee! Benim karnem mi? Hadi canım...Ver bakiiimL.Aaa! Sahi ya... Eee... Şeeey yani. Diyecektim ki!.. ÇOCUK : Demek bütün notların beşti haa... İşte bak bu da benim karnem. İtiraf et baba, ben senden daha çalışkanım. BABA : Tamam, tamam anladık, para istiyorsun. Söyle ne kadar vereyim? ÇOCUK : Şeey! Ne desem bilmem ki! 500 yeter. Ama şimdilik... BABA :Ne 400 mü? 300 neyine yetmez? Al şu 200´ü 100´ ünü geri getir. ÇOCUK : Ama baba... BABA : Aması maması yok. Al şunu! Dur bakim, senin eline ne oldu böyle? ÇOCUK : Önemli değil baba BABA : Nasıl önemli değil oğlum? Avuçların kıpkırmızı olmuş. Ne oldu? ÇOCUK : Öğretmen dövdü. BABA : Öğretmen mi dövdü? Hangi çağdayız? Dağ başı mı burası? Ben ona sorarım. ÇOCUK : Dur, dur! Dur baba. Tabiki burası dağ başı değil. Ama galiba kabahat bendeydi. BABA : Niye, ne oldu ki? ÇOCUK : Arkadaşım öğretmenin sandalyesine raptiye koymuştu. BABA : Raptiye koyan arkadaşınsa seni niye dövdü? Onu dövseydi ya! ÇOCUK : Asıl olay ondan sonra. BABA : Nasıl yani? ÇOCUK : Ben de öğretmen raptiyenin üzerine oturmasın diye, tam oturacağı sırada sandalyeyi çektim. Hooop! Gümm! Tabiki... BABA : Hak etmişsin. Bu gün okulda ne yaptınız? ÇOCUK : Bu gün okulda dinamit yaptık. BABA : Peki yarın ne yapacaksınız okulda? ÇOCUK : Hangi okulda? Dinamit yaptık yaptık diyorum, okul falan kalmadı ortada.